Türkülerin Dilinden: Ninemin Mektubu-1 (Asker Mektubu)

Ninemin Mektubu-1: Çöz De Al Mustafa Ali
Eserin yazarı: Mehmet Yılmaz
Türkünün Yöresi: Denizli
Derleyen ve İcrâ eden: Özay Gönlüm

Ey benim cân-ı gönülden kursağımın incisi, gözümün zencisi, gıymatlım, çılbağım, bağrıyanığım, yetimim. Elimin asâsı, gönlümün tasası, evlerin yakışığı, gızların âşığı, çorbamın kaşığı, bidanem yavrımm benim. Nasısın bakem, eyi misin len? Eyi olman için dağları taşları, gurtları guşları, her şeyi yaratanıma dua edip oturuyom gari. Sen de benden gözü yolda, bağrı yufka ninenden sorarsan; şükürler ırabbıma eyiyim. Sen yavrımdan başka heç bi tasam yok. Anlat, köyün içinde ne havadislee vaasa hepiciğini yazın deyyon. Bizim köyün çobanı Mıstafaali aben vaa ya, malları güdüvemeyo gari. Zebebi de, geçenleede Iraz gızın kına gecesinde garılar toplandık; çengilee, çalgılaa başladılaa ünleşmeye. Tüm garılaa oynadılaa gari. Tam Mıstafaali abeyin garısı Ayşe'ye gelmişti sıra, oyneycem deye galkıvediydi. Çengilee, çalgılaa da susuveemedi mi len. Garıcağız ortalıkta sinek gibi galıgaldı. Sona ağlaya ağlaya eve gelmiş gari: ''Biz çoban garısı olduysak, insan değel miyiz?'' deye. Mıstafaali abeyin de ''Gız garı ne ağleyon?'' demiş, o da anlatıveemiş. Bi yol baktık ertesi gün, Mıstafaali abeyin malları güdüveemeycen gari, demiş. Köyün böyükleri hep Mustafaali abeyinin ayağına geldilee. Ee ne etcen yavrım, şimdiye gadar hep Mustafaali abeyin onların ayağına gideedi, işler değişti gari, accık da onlaa geliveesin. Len bizim oğlan, şu işi nası tamir edem, ne etceksek edem, deye. O da on parça çengiyi, çalgıyı şeherden getirceksiniz, sabahten akşama gadar bizim için çalıp çığırceklee, demiş. Mıstafaali abenin lâfını geri mi goyceklee ya, aldılaa geldilee gari çengiyi, çalgıyı on parça. Yeniden bi düğün gurdulaa. Hani öyle derlee; garı kısmına gökte düğün vaa desen merdiman dayeyip de çıkmaya galkarmış ya, garılar hepiciğimiz toplandık. Senin Ayşe gelin bi oyun döktürüveedi. Kahpanalı, dizleri de yorulmadı cavırın. Akşamüstü goyunları moyunları gütmüş, Mıstafaali abeyin eve gelmiş. Bakmış inahtar yok cebinde. E garı nerde? Düğün yerinde. İnahtaa nerde? Garıda :) Vaamış, habire oynayıpduru daha Ayşe... ''Gız Ayşeee, yörü gari garı, eve gidem. Şu evin inahtarını vee, yörü gari oynadığın yetee deyyom!'' Ayşe de evin inahtarını beline bağlamış ipinen, hem oyneyoomuş hem de ''Çöz de al Mıstafa Alim, çöz de al'' deyyomuş gâvır. 

Karabaş koyunumu güde güde getirdim 
Getirdim de gabardıcın (kaba ardıcın) dibine yatırdım
Ayşem sağdı ben bakırı götürdüm
Ablası güzel kendi karabaş koyunum

Çöz de al Mustafa Ali çöz de al
Çöz de al Mustafa Ali çöz de al...

Aşar isen karlı dağları aşalım
Geçer isen tozlu da yolları geçelim
Çeker isen güzel de kahrı çekelim
Çirkinlerin kahrı çekilmez güç olur

Çöz de al Mustafa Ali çöz de al
Çöz de al Mustafa Ali çöz de al...
...
Dinlerken gözümüzden yaşlar getiren bir Özay Gönlüm klasiği.. ''Asker Mektubu'' olarak da bilinir bu eser. Olur olmaz şeylere ''eeee olcek iş vaaa, olmicek iş vaa akideş'' dememize sebep olan güzide mektuplar.. Ninemin Mektubu, aslında köylünün kıvrak zekâsını ve hicvetme yeteneğini bizlere gösteren bir Özay Gönlüm derlemesi.. Rahmetli Özay Gönlüm, genelde bu mektupların sonunu bir türküye bağlar ve sazını konuştururdu. Mektuplardaki ninenin adı, Umman'dır. Çocukluğumdan beri radyolardan aşinâ olduğum o unutulmaz ses.. Ara ara dinleyerek ruhumu şenlendiririm. 

Türk Halk Müziği'nin unutulmaz isimlerinden Özay Gönlüm, Denizli'nin Tavas ilçesine bağlı Kızılcabölük Mahallesindendir. Özellikle Denizli yöresinin türkülerini, sesi ve üçlü sazı olan ''yâren''le mikrofonlara taşıdı. Çalıp söylediği Ege türküleri kadar taklit yeteneği, fıkraları, kullandığı Denizli şivesiyle halk kültürüne zenginlik kattı. Başta Zeki Müren olmak üzere pek çok sanatçıyla aynı sahneyi paylaştı. TRT programlarında, radyolarda görev aldı. ''Nineden Mektuplar/Umman Nine'' tiplemesiyle çok sevildi. Yabancı ülkelerde konserler vererek, başta Denizli ve Kütahya yöreleri olmak üzere pek çok yöreden 3000'in üzerinde türkü derledi. Tiyatral yeteneği, vokal yorumu, yöresel icrâ tekniği ve ''yâren'' adını verdiği üçlü sazıyla ile Türk Halk Müziği'nde bir ekol oluşturdu. Yâren, onun cura, bağlama ve çöğürü bir araya getirdiği üçlü enstrümanıydı. Türküleriyle beğeni toplayan Özay Gönlüm, akciğer rahatsızlığı sebebiyle 2000 yılında vefat etti. Bugün onun hâlâ severek dinlediğimiz ve düğünlerde yer verdiğimiz türküleri bizlere miras olarak kaldı. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun. Dinlemenizi kat'iyetle tavsiye ederim. Türkü tadında kalın..

@müverriheninkaleminden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder