Kitap: Bir İbrahim Sofrası


Buyurun dostlar buyurun, Halil İbrahim sofrasına...

Şair; suyun akışından, ceylânın bakışından, çiçeğin kokusundan, dağların yapısından şiir üretir. Şairlik inceliktir, ince ayrıntılardır şiiri şiir yapan. Edebiyat nasıl bir sanat dalıysa şiir de bu sanat dalının bir yaprağıdır. Şair ise söz sanatlarıyla taçlandırır bu yaprağı. Kelimeleri estetik, ritmik veya ölçülü şekilde kullanarak yapılan ifade şeklidir. Örneğin 'kirpik' demez de, 'müjgân' diyerek tevriye sanatı yapar:

''O mahûr beste çalar/müjgânla ben ağlaşırız'' demiş Attilâ İlhan. Yolda öğrendiği bir acı haber üzerine kirpiğinden başkası yok imiş beraber ağlayacağı. Bir Köroğlu bir Ayvaz misâli yani. Çalan besteye sessizce kirpiğinden süzülen yaşlar ile eşlik etmiş.. İşte söz konusu edebiyatsa söz sanatları, kelimeleri güzelleştirmek olmazsa olmazıdır. Bir başka örnek, toplum ahlâkımızda ölen kişiye ''öldü'' demeyiz; onun yerine ''Hakk'ın rahmetine kavuştu, ebedî aleme intikal etti, mekân değiştirdi veya kısaca vefat etti'' deriz. Çünkü ölüm mefhumu acıdır, insan yumuşatmaya çalışır. Evet, her canlı ölümü tadacaktır; ancak bazen kişiler yer bırakır, iz bırakır. Bu yüzden diğer canlılardan farklı veya özel hissedilmesi açısından söz çeşitliliğine gidilebiliyor. Yunûsleyin; ''ölen beden imiş'' sözüne kulak verirsek daha iyi anlamış oluruz. 

Şairimiz Mustafa Erkan, hâlen Kuşadası'nda özel bir hastanede çalışan doktor. Yerli ve yabancı dergilerde çok sayıda bilimsel ve kültürel makalesi ve şiirleri yayımlanmıştır.  Kitabı elime alıp okurken dizeler su gibi aktı gitti.. Kafiyeler muntazam, şiirdeki anlam derinliği ve kelimelerin özenle seçilmesi dikkati çeken özellikler arasında. Bu yaşıma kadar çok şiir okudum, ezberledim, söz derinliklerini inceledim, bu yüzden şiire karşı duyarlılığım çok fazla. Şiir, şairin okuruna hediyesidir. O yazdıktan sonra ondan çıkar, okurunda hayat bulur. Sanatın her kolu gibi şiir de bir amaca ulaşmak için duygu, düşünce ve hayallerin dizelere dökülerek kullanıldığı ifade aracıdır. 

Rahmetli Abdurrahim Karakoç'un ifadesi üzre içinde edep dışı sözlerin, küfrün, hâyâsızlığın olduğu şiirlerden iğrendiğim çok olmuştur. Çünkü şiire yakışmıyor, ''ilmü'l-edeb''e yakışmıyor bir kere.. Bu bakımdan Mustafa Erkan'ın şiirlerini çok beğendim, kalemine sağlık.. Türk-İslâm anlayışına yaraşır nitelikte bir eser olmuş. Erkan'ın şiirlerinde Necip Fazıl şiirlerinin metafizik ve mistisizmini hissettim. Allah'a yaklaşma, güzele/yâre övgü, hayattan verilen örneklerle alınacak ibretler, kul olmanın acizliği-büyük Sultânın rahmeti, imân, imtihan, yakarış gibi konular işlenmiş. 

Öte yandan şair şiirlerini farklı tür ve nazım biçimlerinde yazmıştır. Başta hece ölçüsüyle yazdığı, özellikle koşma nazım biçimi ve hoyratlar çok ilgimi çekti. Divân edebiyatından gazel, rubâi, murabbâ türündeki şiirleri de üzerinde düşündürücü dizelerdi. Tasavvuf edebiyatından ilâhi, devriye gibi örnekler de vermiş, okuyanı anlam bakımından derinliğe sevk etmiştir. Dizelerde birden fazla anlam barındıran eski sözcüklere sık rastlamak mümkün. Kitabın adıyla müsemmâ; destanı, beyiti, gazeli, rubâisiyle çeşitli türden şiirler içeren adı gibi bereketli bir kitap olmuş. 

Kısa ama anlamca derin bir  çalışma olmuş. Kitabın adından sebep aklıma yendikçe tükenmeyen, bereketli Halil İbrahim sofrası, hatırıma rahmetli Barış Manço'nun şarkısı geldi.. Kitapla ve sevgiyle kalın dostlar..

Kitabın Künyesi:

Adı: Bir İbrahim Sofrası
Yazarı: Mustafa Erkan
Türü: Şiir
Sayfa: 95
Yayınevi: Yedirenk Yayınevi

...

''Kul umucu, sahip cömert sağnak sağnak rahmetteyiz
Felâhım hep şevkindedir, nûr altının nûr üstünün''

''Ekseriyet bilmez ne güç var âhta
Ne yaralar açar tam ciğergâhta/ ''Yakar, külhan eder, bedeni canı
                                            Bir rahmet inmezse ol Padişah'tan''

''Her bir zevk ayrı perde sebeptir türlü derde
Marazdan korunmanın çaresi tek bir yerde''

''Hamlık pişedurmalı sevgi başadurmalı
Durulmalı her fiil yürek taşadurmalı''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder