Türkülerin Dilinden: Telgrafın Telleri


Türkünün Yöresi: İstanbul 
Kaynak Kişi: Ahmet Yamacı
Makamı: Uşşak
 Telgrafın tellerine kuşlar mı konar
Herkes/insan sevdiğine de cânım böyle mi yanar
Yanıma gel yanıma da otur yanıbaşıma
Şu gençlikte neler geldi câhil/garip başıma 

Telgrafın tellerini arşınlamalı
Yâr üstüne yâr/can üstüne can seveni kurşunlamalı
Yanıma gel yanıma da otur yanıbaşıma
Şu gençlikte neler geldi câhil/garip başıma 

Tellerin direkleri semâya bakar
Senin o ahû bakışın çok canlar yakar/O senin güzel gözlerin...
Yanıma gel yanıma da otur yanıbaşıma
Şu gençlikte neler geldi câhil/garip başıma

Bilenler bilir, bir zamanlar radyolarda çok sık çalan bir türküydü.. Anadolu'nun birçok yerinde bu telgraf direklerini görebilmek mümkündür. Metin Altıok, Yerleşik Yabancı şiirinde bahsetmiştir. ''Ah o telgraf direkleri, telgraf direkleri..'' şeklinde.. Anadolu'nun bozkırlarında sıkışıp kalmış insanın şehirden, gurbetteki sevdiklerinden haber bekleyişini anlatır. Bir de Erdem Bayazıt'ın;

Telgrafın tellerini kurşunlamalı
Öyle değildi bu türkü bilirim ..diye devam eden hasret kokan şiiri vardır..

Müziğin ezgisi hemen mutlu ediyor insanı; ama Telgrafın Telleri türküsünün arkasında acıklı bir aşk hikâyesi yatmaktadır.

Türkünün Hikâyesi: Hacer ve Recep isimli iki genç birbirini sever ve evlenmek ister. Ancak düğün masraflarını karşılayacak paraları yoktur. Bu yüzden köy muhtarına gidip ondan borç alarak işlerini görürler. Sonra evlerini kurarlar. Gel zaman git zaman borçlarını ödemekte zorlanırlar. Borç, yiğidin kamçısı tabii.. O zamanlar adamın yüreğini dağlayan cinsten.. Muhtar da birden paraya sıkışınca Hacer ile Recep tek varlıkları olan ineklerini satmaya karar verir. Ama tam inek satılacakken çalınır ve çiftimiz öylece kalakalır. Muhtara olan borçlarını ödemek için Recep'in aklına İstanbul'a gidip çalışma fikri gelir. Recep, şehre gider. Hacer ile artık sadece telgraf ile haberleşeceklerdir. Hani direklerin tepesine demirden ipler takmışlar ya.. Bu sırada eşlerin evliliğinin üzerinde kara bir gölge dolaşıyordur. Köyde Musa adındaki kişi, evli olduğunu bilmesine rağmen Hacer'in peşini bir türlü bırakmaz. Musa, Hacer'i kandırmak için plân yapar. Recep'in Hacer'e gönderdiği telgrafları Hacer onları okuyamadan alır, böylece Hacer eşinden uzun bir süre haber alamaz. Haber gelmeyince Hacer, telgrafın direklerine konan kuşları suçlar, telgrafı bozuyorlar diye.. Sonra Musa, Recep'in ağzından köye geri dönmeyeceğine dair Hacer'e telgraf yazar. Hacer'in aklı karışır, kan beynine sıçrar, deli divane dolanır ortalıkta. Recep şehre gitti, yeni bir yâr sevdi, diye söylentiler olur.. Eşinden telgraflarına cevap alamayan Recep de meraklanır ve köyüne döner. Hikâye burada biter. 

         

Burada telgraf üzerine biraz bahsetmek yerinde olacaktır. Bildiğimiz üzere telgraf, bir döneme damgasını vuran en hızlı haberleşme aracıydı. Alıcı ile verici arasında yazılı haberlerin, bilgi ve belgelerin iletilmesini sağlıyordu. Bugün dünyanın diğer ucuna saniyeler içinde ulaşan kısa mesajın görevini görüyordu yani. Mors alfabesinin icadıyla, elektrik akımıyla oluşturulan titreşimler, karşı tarafa bu alfabeyle yazılan birtakım işaretler vasıtasıyla iletiliyordu. Eski filmlerde tık tıktık şeklinde kesik kesik sesler çıkararak çalışan bu cihazlar, savaş zamanlarında bir dönüm noktası olmuştur. Telgrafın Telleri, elbette bir türküden ötesidir. Şöyle ki, telgraf; tarihimizin Millî Mücadele döneminde önemli rol oynamıştır. İstiklâl Savaşı'nın sembolü olmuştur. İngilizler İstanbul'u işgal edince, Anadolu'daki direnişçilerle İstanbul arasında haberleşmeyi kesmek için ilk telgrafhaneyi basmışlar; postacıları, telgraf memurlarını şehit etmişlerdir. Telgrafçı Hamdi Bey, gelişmeleri Ankara'ya geçer. Onun sayesinde İstanbul'un işgal haberi Ankara'ya çabuk ulaşmıştır. Hizmetlerinden dolayı yıllar sonra kendisine İstiklâl Madalyası ve Martonaltı soyadı verilmiştir. (16 Mart 1920) Telgraf savaşı nasıl yaşanmış, buyrun tık tık: https://www.turk.org.au/zaferin-adi-telgraf-telleri/

Telgrafın bu önemini Mustafa Kemal Atatürk kavramış ve onu vatanın kurtuluşunda bir silah olarak kullanmıştır. Nitekim Millî Mücadele'de savaşlar sonrasında yabancı gazetecilerin; ''Savaşı nasıl kazandınız?'' sorusuna M. Kemal: ''Telgrafın telleriyle'' diye cevaplamıştır. İngiliz istihbaratı, Anadolu'daki millî mücadele için Londra'ya raporlar gönderirken şunları yazmaktadır. ''M. Kemal, gittiği yerlerde en önce telgraf merkezlerini ele geçiriyor.'' Örneğin, Sivas Kongresi'ni takip eden Chicago Daily News muhabiri Louis Edgar Browe, şu haberi yazmıştır: ''Bu gece burada gördüğüm kadar iyi işleyen bir telgraf şebekesini ömrümde görmedim. Yarım saat içerisinde Erzurum, Erzincan, Musul, Diyarbakır, Samsun, Trabzon, Ankara, Malatya, Harput, Konya ve Bursa'yla irtibat halindeydiler. Telin bir ucunda M. Kemal oturuyor, öbür ucundaki komutanlar, mülki idare amirleri onun emirlerini sorgusuz sualsiz yerine getiriyordu. O şartlarda... muhteşem bir iletişim ağı kurmuştu.''

Resim: Sanatçı Şeref Akdik, Atatürk Telgraf Başında,
1934-İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Okuyanların dikkatini çekmiştir. (Umarım okumuşsunuzdur, diye düşünüyorum. Çünkü Nutuk'u okumayan Atatürk'ü anlayamaz.) Nutuk'un önemli bir bölümü Atatürk'ün telgraflarıyla doludur. Bu türkü çok güzel... Ancak bugünün nesli okumuyor. Bir şarkı, türkü dinleyip, film izleyip onu hemen tüketiyor, kafayı boşaltıyor, arka planını, hikâyesini araştırmıyor. Telgrafın telleriyle vatan toprakları nasıl kurtarıldı, öğrenilmesi gerek.. Öyle türkü deyip de geçmeyin, açın dinleyin, duygusuna ortak olun, millet olarak bu günlere nasıl geldiğimizi sorgulayın. 

Velhâsıl aşkın ıstırabı da, düşmana olan mücadelemiz de telgraf telleriyle işlenmiş bu topraklarda.. Postacı geldiğinde gurbetteki eşinden, kızından, oğlundan haber geldi diye sevinirlerdi bir zamanlar.. Gelen ya zarf mektuptu ya telgraftı. Şimdi ne o telgraflar kaldı ne mektup getiren postacılar.. Bu da teknolojinin vefâsızlığı işte..

Candan Erçetin yıllar sonra ''eski şarkılar gençlere emanet'' diyerek yarısı Yunanca, yarısı Türkçe olarak seslendirmişti türküyü.

''Selâmın geçiyor besbelli
Yeşerdi telgraf telleri.''
...

Derleme:


@müverriheninkaleminden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder