Kitap: Madam Bovary

O kadar emek çekmişim,
battaniyenin sefasını sürmesem olmazdı :D

''Meşguliyet, en iyi tedavidir.'' der Râzi, boşluk insanı intihara sürükler.

1856'da yayımlanan bu roman, basıldığı yıllarda büyük bir ilgi uyandırmış, halkın tepkilerine maruz kalmış ve yasaklanmıştır. Hattâ toplum ahlâkını bozduğu ve dinî duygulara hakaret ettiği gerekçesiyle yazarına dâvâ açılmış, cezalandırılması istenmiştir. Oysaki yazar sadece gerçekleri olduğu gibi yansıtmış. Peki neymiş bu kitabı ahlâksız yapan? Romanın başkahrahmanı Emma Bovary'nin tatminsizliği, kocasına olan ihaneti.. Onun bu davranış bozukluğu günümüzde ''Madam Bovary Sendromu'' olarak bilinmekte. Madam Bovary Sendromu'nu, 19. yüzyılda ortaya çıkan, 'tatminsizlik ve mükemmel arayışı' olarak tanımlayabiliriz. Romantizm düşkünlüğü, imkânsızı isteme, sürekli tatminsizlik, yenilik tutkusu, hareketli bir yaşam Madam Bovary Sendromu'nun belirtileridir. 

Romanda Emma Bovary, doktor kocası Charles ile dışarıdan bakıldığında normal bir evli çift gibi. Ancak Charles karısını çok sevse de Emma aynı duyguları hissetmiyor. Bir anne olarak çocuğuyla ilgilenmiyor. Hayatından sürekli sıkılıyor ve yenilik tutkusuyla yanıp tutuşuyor. Evliliğini pek sıradan ve bunaltıcı olarak görüyor, sinir nöbetleri geçiriyor. Aslında Emma depresyonda ama o yıllarda depresyon pek bilinmiyor. Charles'ın annesi gelinine neyin iyi geleceğini şöyle söylüyor:

''Ne gerek senin karına biliyor musun? Zorlu işler, beden işleri. Başka birçokları gibi o da ekmeğini kendisi kazanmak zorunda kalsaydı yığın yığın düşüncelerden, başıboşluğundan ileri gelen bu keyifsizliğe düşmezdi.'' 
İyi dedi kaynana :) Meşguliyetten daha iyi bir tedavi yoktur. 

Emma, evliliğin hayallerindeki gibi olmadığını görünce boşluğa düşüyor. İçinde bulunduğu boşluk Emma'yı başka maceralara sürüklüyor. Bu yüzden kocasına defalarca yalan söyleyip, ihanet ediyor, ondan gizli borca batıyor. Kocası da hiçbir şeyden habersiz etrafında deli divâne. O iyi olsun diye her şeyi yapıyor. Ama karısı kıymetini biliyor mu, ne yazık ki bilmiyor..

Madam Bovary, Dünya Klasikleri arasında.. Zor okunan bir kitap; çünkü sayfalarca süren betimlemeler bir süre sonra sıkıcı olabiliyor. Olayların sahnesi detaylarına kadar anlatılmış. Aslında betimlemeler bir kitabı zenginleştiren ve yazarın başarısını gösteren unsurlardır; ancak dediğim gibi uzun sürmesi ben gibi kitabın sonunu merak eden sabırsızlar için olumsuz bir durum. :) Edebiyat tarihinin başyapıtlarından biri olan roman, güçlü etkiler bıraktığı için diyebiliriz ki, Flaubert duygularla gerçekleri iyi yansıtmış. Düşünürsek, bugün bile insanlar bu sendromdan muzdarip.. Mutlu olmayı yükseklerde sanıyorlar. Mükemmele ulaşmayı saplantı hâline getiriyorlar. Başkalarından daha iyiye, daha güzele sahip olmak. istiyorlar. Bunu tetikleyen de bir bakıma gösteri toplumu.. Kibir ve egolarına esir olmak.. Hep dahasını istemek.. Böylece gözlerinin önündeki birçok şeyi kaçırıyorlar..

Güzel bir romandı.. Tanpınar'ın da dediği gibi; ''Ne kadar yakınınız olursa olsun, bir başkasının içinden geçenler daima meçhul kalacaktır. Bir yastıkta uyuyanlar bile birbirlerinin rüyalarını bilemezler.'' 

Kitabın filmini de yapmışlar, ama detaylar bakımından film havada kalmış. Durgun ve kasvetliydi. Bu yüzden uyarlama filmler için her zaman önce kitabı okunmalı. 
Kitapla ve sevgiyle kalın..

Kitabın Künyesi:

Adı: Madam Bovary
Yazarı: Gustave Flaubert
Türü: Roman, edebiyat
Sayfa: 470
Yayınevi: Panama Yayınları
...
''İnsanın hep aynı yere mıhlanarak yaşaması öyle tatsız oluyor ki!''

''Akşamları rüzgâr camları döverken, lâmbayı yakıp ateşin karşısına geçip bir kitap okumak kadar hoş şey var mıdır?''

''Bir erkek özgürdür hiç olmazsa; her tutkuyu tadabilir, her ülkeyi dolaşabilir, engelleri aşabilir, en uzak görünen mutluluklara erişebilirdi. Bir kadının önünde her zaman bir sürü engel vardır. Bir kadını daima sürükleyen bir arzu, daima alıkoyan bir bağ vardır.''

''Sorarım size: Köylüden daha yurtsever bir insan var mıdır? Kamu işleriyle köylüden daha canla başla uğraşan bir kimse var mıdır? İhtiyaçlarımızı karşılayan kimdir? Bizi kim yaşatmaktadır? Çiftçi, değil mi?''

''İnsana her şeyden önce sağlık gerek.''

''Gece öğüt verir, derler insana..''

''Anneler, çocuklarının eğitimiyle kendileri uğraşmalıdır.'' 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder