Kitap: Akif Bey


Neye kıyamazsan, onunla sınanırsın..

Akif Bey, beş perdeden oluşan dram türünde yazılmış bir piyes. İhtiras ve kıskançlık çatışması işlenmiştir. Aslında bir tiyatro eseri ama roman okuyormuş gibi bir etki bıraktı bende. Vatan Yahut Silistre oyunu sahnede sergilendikten sonra Namık Kemal sürgüne gönderilmiştir. Böylece Namık Kemal bu eserini Kıbrıs'ta, Magosa zindanında tamamlamıştır. Eserlerinde vatan ve millet temalarını işleyen Namık Kemal, bu eserinde daha çok vatanı için sevdiği kadını bırakmak zorunda kalan vatansever bir subayın dramını anlatmış. Doğrudan bir vatan sevgisinin işlendiğini söyleyemeyiz; ancak okurken cümlelerde Namık Kemal'e neden ''vatan şairi'' dendiğini fark ediyorsunuz. Millî duygularını kelimelere öyle güzel dökmüş ki.. Karakterler sevgilerini öyle güzel ifade ediyorlar ki.. kelimelerin büyüsüne kapılmadan edemiyorum. İnsanların birbirleriyle konuşmaktan, hâllerini anlamaktan aciz oldukları bu çağda kitaplara daha çok sığınıyorum. Kelimelere daha çok sarılıyorum.. 

Akif Bey ve dönemin diğer edebi eserlerine baktığımızda Tanzimat Dönemi'nde yaşanan toplumsal çöküşün izlerini görüyoruz. Tanzimat, modern döneme geçiş devresi olarak toplumsal ve kültürel açıdan hassas bir dönem. Bu dönemin şartlarını göz önünde bulundurursak, sansürün, yazar ve şairlerin neden sürgüne gönderildiğini o dönemin edebi eserlerinin bizlere daha iyi aktardığını söyleyebiliriz.

Namık Kemal'in millî hassasiyetin yanı sıra insan ilişkileri arasındaki güvenin önemini aktarıyor bizlere. Bir deniz subayı olan Akif Bey, Kırım'a savaşa gittiğinde arkasında melek sandığı eşi Dilruba'nın nasıl şeytan tabiatlı olduğunu öğrenecektir. Akif Bey'in burada savaştan döndüğü memleketi Çürüksu, eskiden Osmanlı himayesindeyken 93 Harbi sonrasında Rus Çarlığı'na geçen, günümüzde ise Gürcistan sınırları içindeki Kobuleti kenti olduğunu görüyoruz. Akif Bey, sevdasından kör olmuş bir karakter. ''Sevdiğin kişiyi ölçülü sev'' der bir hadis. Fazla sevgi insanı kör eder. Nitekim Akif Bey de, Dilruba'nın ihanetinin kurbanı oldu. Kitaptaki gibi güzelliğini, namusunu, elindeki imkânları ucuz emellerine harcayan, masumiyet maskesi takınıp ortalıkta gezinen, beğenilme hırsıyla hareket edip yalnızca kendilerini düşünen bencil insanların dünyadaki varlığı beni tiksindiriyor. Ama en çok da onlar yüzünden canı yanan insanlara acıyorum. İnsanlara kolay güvenilmeyeceğini öğretiyorlar size. Uzak olsun böyleleri..

Gençlerin klasik eserleri okumadan popüler kitapları okuduklarını gördükçe üzülüyorum.. Klasik eserlerin kıymeti bilinmiyor ne yazık ki.. Karakter ve ruh betimlemelerini iyi yansıtan akıcı bir eser, tavsiye ederim. Kitapla ve sevgiyle kalın. 

Kitabın Künyesi:

Kitabın Adı: Akif Bey
Yazarı: Namık Kemal
Türü: Tiyatro, edebiyat
Sayfa: 125
Yayınevi: Anadolu Üniversitesi Yayınları

Alıntılar:

* Dünyada her şey olabilir. İnsana lazım olan daima fenalığa nefsini hazırlamaktır. (Biz düşünmesek de iç ses yönlendiriyor zaten.)

* Acaba bir kere buraları fetheden ecdadımız mezarlarından kalksalar da bizi bu hâlde görseler ne derlerdi? Mutlak kendi nesillerinden geldiğimize inanmazlardı. Onlar böyle günü ömürlerinin en saadetli zamanı bilirlermiş. Onlar böyle günde can vermek için yaşarlarmış. Onlar kavga zamanı evlerinde kalmaya mecbur kederlerinden can verirlermiş. Biz şimdi kavga meydanını görmeden korkumuzdan helak olacak derecelere geliyoruz. Devletimiz için birkaç ay evlerimizden ayrılmak istemiyoruz. 

* Âlemde her hâl bizim içindir. Bilirsin a. Kavgada dünya ile ahiretin arası bir süngü boyu yerdir, eğer Cenabıhak nasip eder de şehit olursam, yahut başka türlü bir kazaya uğrarsam zarfların ikisini de pederime gönderirsin. Ben mektubumda yazdım sen de ayrıca, mahsusca yazarsın. Beni severse arkamdan bir katre gözyaşı dökmesin! Vatan için öldüğüme iftihar eylesin!

* Hâlâ inanmıyorsun öyle mi? Dünyada gördüğün vakalar içinde kendi başına gelmese inanmayacağın şeyler yok mudur? Bana söyleyen adam yalancı değildir. Dokuz senedir konuşuruz. Ağzından latife ile olsun bir yalan çıktığını işitmedim. 

* Akif: Bahtiyar! Gözlerin yaşla dolmuş! Ağlıyorsun, bu yaştan sonra çocuk mu oldun?
Bahtiyar: Birader! Sen galiba sevdiğin bir adamı şehir oldu diye işitip de arkasından aylarca matem tuttuktan sonra karşında görmemişsin. Görmüş olsaydın o kadar anlardın ki ağlamak çocuklara mahsus değilmiş. Bazı kere erkekler de ağlıyor. Beyim, bazı kere erkekler de ağlıyor.

* Akif: Ne de münasebetsiz hülyalar!.. Devletim öyle emretmiş, hizmetkârım. Fermanına memnuniyetle itaat ederim. Vatanımın menfaati onu iktiza etmiş. Osmanlıyım, vatanım için Dilruba'dan değil, canımdan da ayrılırım.

* Elhamdülillah sağız. Yine görüşürüz. Muhabbetin en büyük bir lezzeti de böyle firaklerdir. Şimdi birbirimizden ayrıldık mı? Birbirimizden başka düşünecek bir şeyimiz kalmaz. Dünyada üzerimize ne kadar bela, ne kadar keder gelirse gemiye dokunan dalgalar gibi gelir, çarpar. Bir kere vücudumuzu yerinden oynatır, yine o anda geçer gider. (Firkat: ayrılık. Ayrılıklar da sevdaya dahil...)

* Şahin: Yıkıl şuradan! Şimdi o yüz bin kişiye dağıttığın gönlün yüz bin parça olur, şimdi o bu kadar adamın kanına giren suratın sokak köpeklerinin ağzına düşer de onlara da birbirini paralatır. (Mavi boncuk sendromu)

* Bir kere düşün! Kavganın yaşayıştan hiç farkını bulabilir misin? Dünyada her gün bir muharebede telef olanların yüz katı adam ölüyor. Kavgada telef olanlar da bir tesadüfe gidiyor. dünyada olanlar da.. Demek ki muharebe meydanı küçülmüş bir âlem. Öyle değil mi?

* Geçen gün bizim Macar hekim ne diyordu, işittiniz mi? Çalgının sesi havayı gayet hafif oynatırmış, oynayan hava insanın kulağına girer, beynini nazik nazik gıdıklarmış da gönül onun için musikiden hoşlanırmış. (Müziğin şifalı gücü)

* Gönlü yaralanmış... Vücudu sağlam görünüyor da canı hasta.

* Ülkümüz pek yücedir. Vatan için fedakarlık etmeyecek miyiz?

* Bir derdi bekleyerek karşılamak, birden bire onun baskınına uğramaktan daha iyidir.

* Erkek kısmı ne tuhaf.... Bir kadını sevdi mi, yanına yaklaştığı gibi gönlünde ne kadar sırrı varsa çehresinden görünmeye başlar.

* Bizim memleketin yılanıyla güzeli her tarafta meşhurdur. Fakat güzellerinin bazısı insan kıyafetindedir ama yılandır, deseler adam inanmaz. (Allah kör edecek kadar âşık etmesin kimseyi ne diyelim.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder