Kitap: Eskiçağ'da Dokuma


Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu, Türk bilim tarihçisi. Çeşitli konularda makale ve yazıları var. Kitap; Eskiçağ'da kullanılan dokuma tezgâhları, dokuma ağırlıkları, o dönemin dokuma çeşitleri ve bunun yanında dokuma ile ilgili mitoslardan bahsetmekte. Dokuma, insanlık tarihi için son derece önemli bir buluş. İnsanın ilk çağlardan, yerleşik hayata geçtiği dönemlerden itibaren giyim, örtünme gibi zaruri ihtiyaçlarını karşılayan bir uğraşıdır. Paleolitik ve Mezolitik devirlerde insanın avcılık ve toplayıcılığa dayalı bir hayat sürdüğünü göz önüne alırsak, örtünme ihtiyacını büyük ölçüde avladığı hayvanların derilerinden karşıladığını söyleyebiliriz. Bu nedenle tekstilin ortaya çıkmasını sadece örtünme ihtiyacına bağlayamayız. Zamanla değişen iklim koşulları insanı, giyebilecek daha uygun giysiler aramaya yönlendirmiştir. Ancak bunun için gerekli hammadde ve teknolojiye ise ancak yerleşik hayata geçtiği ve artık üretmeye başladığı Neolitik devirde ulaşmıştır.

İlk dokumayı, evcilleştirilen koyunların yünlerinden elde ettiklerini görüyoruz. Daha sonraki süreçte ise başta keten olmak üzere, bitkilerin liflerinden yararlanılmış. Hammadde çeşitliliği artınca bu, dokumacılık ticaretinin doğmasına yol açmıştır. Dokuma yapmak elbette kolay değil, bunun için gerekli hammadde, hammaddenin işlenmesi, yani yünün eğirilip ip haline getirilmesi, bu ipi dokuyacak bir araç kullanmak ve bunları tecrübe olmadan başarabilmek ne kadar zor olmalı. Kim bilir ne kadar deneyip yanılmış olmalılar. Fazlıoğlu, dokuma ile ilgili en erken buluntuların Anadolu'da ele geçtiğini söylüyor. Buna dayanarak dokumacılığın Anadolu'da ortaya çıktığını söyleyebiliriz. (Çatalhöyük, MÖ. 6000-5950 yün dokuma ve ölülere sarılmak için kullanılmış kemiklere yapışık kumaş parçası; Çayönü, MÖ. 6650, İlk Tunç Devri dokuma merkezi, İkiztepe) Anadolu'nun dışında Kıbrıs, Girit Adası ve Kıta Yunanistan'da da dokuma ile ilgili buluntuların MÖ. 5500'lerden başladığını söylüyor. Tabletlerden M.Ö. II. bin yıllarındaki kumaş ticareti bize uygarlıkların birbiriyle etkileşim hâlinde olduklarını gösteriyor. 

Dokumanın nasıl yapıldığı, kumaşların isimleri gibi dokuma araçları ve dokuma ürünleri hakkındaki birçok bilgiyi ele geçen tabletlerden, kazılarda çıkarılan vazoların üzerindeki resimlerden ve antik yazarlardan öğreniyoruz. Kitabın hacmi az olsa da doyurucu bilgilere sahip. Makale gibi düşünün. Ben antik dönemde olduğu gibi (Laodikeia) bugün de tekstilin merkezi olan Denizli'de yaşadığım ve ev tekstiline ilgi duyduğum için okudum. Kitap, Eskiçağ'daki dokumacılık ile ilgili konularda genel bilgi veren güzel bir çalışma. Merak edenler okuyabilir.
Kitapla ve sevgiyle kalın.

Kitabın Künyesi: 

Kitabın Adı: Eskiçağda Dokuma
Yazarı: İhsan Fazlıoğlu
Türü: Tarih, araştırma-inceleme
Sayfa: 36
Yayınevi: Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları

Alıntılar:

 Athena ile Arakhne arasındaki dokuma yarışı: Athena, Olymphos'daki on iki Tanrı'yı, Arakhne ise Tanrılar'ın aşklarını ve yaptıkları kötülükleri anlatır. Athena, rakibinin işinde hiçbir eksik bulamaz ve ölümlünün bu cüretine çok kızar. Arakhne'nin yarışı kazanacağını anlayınca genç kızı örümcek şekline sokar. Ancak, Arakhne hala dokumaya devam eder. 

Antik dönem iş bölümünde kadın-erkek ayrımı: Kadın ile erkek arasındaki bu ayırım gerek İllias (Homeros)'da Hektor'un karısı Andromakhe'ye:
''Hadi sen eve git, bak işlerine
geç tezgahına, mekiğinin başına
savaşla biz uğraşacağız, başta ben" ve gerekse, Oczysseia'da Telemakhos'un annesine:
"Ama sen çık şimdi odana, bak kendi işlerine
Tezgahına bak, bezine, ipliğine, çıkrığına,
buyur hizmetçilerine, geçsinler işlerinin başına,
erkeklere düşer yay işi, en başta bana, efendisine bu evin" söylediği bu sözlerle iyi bir şekilde vurgulanmıştır.

Antik dönemin tekstil merkezleri: ...bir kadının dokumadaki ustalığı ve örnek çıkarmadaki becerisi ile kalitesi arasında bir bağlantının kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda bazı şehirler isimlerinden söz ettirmişlerdir. Örneğin, Sidon kadınları antik dönemde dokumadaki ustalıkları ile tanınırlardı. Ayrıca Trabzon, Rize, Pergamon, Tralles (Aydın) ve Laodikeia (Denizli) şehirleri de dokumacılıkta isimlerinden söz ettirmişlerdir.

・Antik dönemde evler kendi içlerine kapalı bir ekonomiye sahip idiler. Bu nedenle, bir çok ürün gibi, evin tekstil ihtiyacı da bahçe içinde oturma birimlerinden ayrı bir kısımda yer alan işliklerde dokunurdu. Bunun için, dokuma tezgahı evin hanımının olanı biteni gözetleyeceği ve evdekilerin de onu görebileceği bir yere konurdu.

・İklim, bir çok konuda olduğu gibi tekstilde de en önemli belirleyici etken olmuştur. Bunun için, keten dokumacılığı daha sıcak bir iklime sahip olan Mısır ve Mezopotamya'da yer alan kültürlerde gelişmiş ve yayılmıştır. Bunun yanında yün dokumacılığı ise nispeten daha soğuk iklime sahip olan Anadolu'da ortaya çıkmıştır.

・...yaklaşık olarak MÖ. 6000 yıllarında Anadolu'da dokumanın yapıldığını gösteren kesin delillere sahibiz. Doğu Çatal Höyük'de yapılan kazılarda, yanmış mezarlarda karbonlaşmış halde bez parçaları ele geçmiş ve yapılan incelemeler sonucunda bunların yün cinsi bezlere ait oldukları saptanmıştır.

@müverriheninkaleminden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder