Kitap: Afşın'a Mektuplar


Çiftçioğlu Nejdet Sançar, ağabeyi Atsız gibi kalemi sert bir yazar. Kitaplarının yeni baskısı yapılsa keşke, dediğim eğitimci yazar. Piyasada yok, sahaflarda ise altın fiyatına satılıyor. Bu yüzden internetten bulup okuduğum bir kitaptı. Kitapları çok değerli; ama bu kadar ulaşılmaz olmamalı. Millî şuur sahibi, vatansever bir isim Sançar.. İnandığı değerler uğruna çabalamış, ömrü cefa ile geçmiş Nejdet Sançar'ın, ağabeyi Atsız kadar bilinmemesi ne üzücü.. Bu da tarihimizin büyük bir vefasızlığı olarak kalacak.. Kalemin değeri hiçbir zaman anlaşılmadı bu topraklarda ne yazık ki.. Kendisini saygı ve rahmetle anıyorum. Önyargıların bir kenara bırakılıp insanî duygularla ve empati bağı kurularak okunması gereken bir kitap.

''Talihsiz yavrumun, talihsiz annesine.. N. S.'' ithafıyla başlayan kitap, Sançar'ın ömrünün baharında vefat eden oğlu Afşın'a yazdığı mektuplardan oluşur. Afşın; Nihal Atsız'ın yeğeni, Nejdet Sançar ve Reşide Sançar'ın 16 yaşında uçmağa varan oğludur. Bu mektuplar çekilen maddî-manevî ızdırapları, haksız ve vicdansızca yapılan sürgünleri, yıldırma ve baş eğdirme çabalarını açıkça ortaya koymuştur. Kitapta ve harici okumalarımda dönemin bazı isimlerinin övüldüğü gibi olmadığını idrak ettim. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir, sözü anlam kazanmıştı kafamda. Nejdet Sançar'ın türlü oyunlarla görev yerinin değiştirilmesiyle başlamıştı talihsizlikleri.. Eşi Reşide Sançar, ünlü tarihçi İlber Ortaylı'nın fizik öğretmeniymiş hattâ.. Reşide Hanım hamileyken eşinin suçsuz yere hapse girmesiyle Afşın'ın da talihsizliği böylece başlamış. İçerideyken ailesini görmesine izin verilmeyen Sançar, doğumundan kırk gün sonra görebilmiş yavrusunu.. Daha sonra Reşide Hanım'ın da öğretmenliği elinden alınmış. Ve oradan oraya sürüklenen bir hayat yaşamışlar.

Ah Afşın... Paraya karşı en küçük yaşlardan beri tokgözlülüğün, ileriki yaşlarda da bu huydan vazgeçmeyişin.. Bir çocuk olarak bisiklet tutturmak yerine evin ihtiyacı olan fırından yana olan olgun tavrın.. Kibarlığın, efendiliğin, insanlık sevgin.. Londra'da okurken İngiliz öğretmenlerine dahi ders olarak verdiğin temiz ahlâkın.. Yaşına rağmen ince zekân ve şuurlu bir Türk çocuğu oluşun.. 
Hasta olunca başkentin göbeğindeki bir hastanede yanlış konulan teşhis ve uygulanan tedaviler sonucu yitip giden bir hayat.. Bu kitap içimi sızlattı.. Bizim Yûnus'un hemen şu dizelerini hatırlayıverdim:

''Bu dünyada bir nesneye 
Yanar içim, göynür özüm
Yiğid'iken ölenlere, 
Gök ekini biçmiş gibi'' 
(Gök ekini biçmek: Genç iken ölen bir insanın erken ölümünden duyulan acıyı anlatır.)

Hele Atsız amcasının trenle cenazeye gelirken yolda yazdığı ağıt...
 
''Ne ümitlerle gelip dünyaya
En güzel ismi takındın: Afşın!
Böyle erken bırakıp gitme neden?
Kaç bahar, kaç yılı doldurdu yaşın?
Bir vedadır o seda, sade bir veda..

Bir baba için ne acı.. Allah kimseyi evlâdıyla sınamasın.. Zor zamanda eğilip bükülmeyen şahsiyet sahibi insanlar bunlar.. H. Nihal Atsız, A. Nihat Asya, O. Yüksel Serdengeçti... Velhâsıl okuyun, okutturun.. Kitapla ve sevgiyle kalın..

Kitabın Künyesi:

Kitabın Adı: Afşın'a Mektuplar
Yazarı: Nejdet Sançar
Türü: Mektup, anı
Sayfa: 64
Yayınevi: Afşın Yayınları

Alıntılar:

・''Sana daha ne yazayım?
Senin bana söylediğin son sözler, benim de sana son sözlerim olsun:
- Allah'a ısmarladık, Afşıncığım!...''

・''Deden Kür Şad'a de ki.. O dünyada bıraktıklarım sizlere lâyık olmak, alınlarından öpülmek için çalışıyorlar.''

・''Cihân vatandan ibarettir itikadımca'' (Yahya Kemal)

・''Afşın! Anadolu dağlarının zirvesi efkârlı, doruğu poyrazlı, düzlüğü  serindir. Dereler, ırmaklar  akar  Akdeniz’e doğru, Ka­radeniz’e  doğru, Hazar’a doğru. Güller sümbüller açar, bülbül­ler ötüşür  bahçelerinde... Tepeliğinde,  yaylağında bozkurtlar; sarpında, uçurumunda alageyikler seğirtir. Günler, aylar, mev­simler, yıllar  gelir geçer... Ay ışıtır, güneş ısıtır bu mübarek toprakları...  İşte sen, «şühedâ gövdesi dağlar, taşlar»la  çev­relenmiş, sıkınca «şühedâ fışkıracak» kutsal topraklarda yatı­yorsun şimdi. O topraklar ki, «binlerce kefensiz yatanı»  kara bağrına basmış. Alelâde bir toprak değil o...''

・''Afşın, şunu unutma  ki, kara topraktan geldik, yine kara toprağa gideceğiz. Bedenler çürür, ufalır, vatan toprak­larına  karışır, gider...  Lâkin, ruhlar ebedîdirler. Ve ebediyet diyarında  ezelden  ebede yaşar dururlar. Şimdi senin sevimli, cana yakın ruhun da orada, o diyardadır.''

@müverriheninkaleminden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder