Kitap: Güvercin Sevdası


Yine birbirinden güzel hikâyelerin oluşturduğu kıymetli bir kitap daha bitirdim. İmdat Avşar Hocamız zaten yetenekli bir yazar. Yazar Dr. Pervin Nuraliyeva kitabı detaylarıyla incelemiş, değerlendirmelerde bulunmuş ve bir kitabın kimliği niteliğinde olan "önsöz"ün hakkını vermiş diyebilirim. 

İmdat Avşar hikâyeciliğine geçecek olursak; onun hikâyelerini okurken geçmişe gittim. Okul önlüklerinin siyah, yakaların beyaz olduğu yıllara.. "Rengârenk sırt çantalarının, kokulu silgilerin, beslenme çantalarının, sulukların, okula has renkli formaların, servis araçlarının, özel hocaların, kursların, test kitaplarının, İngilizce hevesinin muktedir olmadığı" zamanlara.. Oğlanların başı üç numara, kızların ucuna beyaz kurdele bağlı iki sıra örüğünün olduğu zamanlara.. Mustafa Kutlu böyle tasvir etmişti okul yıllarını. Şimdinin daha şık, daha varlıklı, daha donanımlı imkânları yoktu belki ama daha özgür oldukları kesindi. Tüketim çağı ya da bilgisayar çağı egemen olmamıştı onların saf yüreklerine.. Anne babamdan dinlediğim, benim de ucu ucuna yetiştiğim, doğallığını henüz yitirmemiş o döneme yolculuk ettim bir bakıma.. Zaten edebiyat da insan ruhunda yapılan yolculuk değil mi.. İmdat Hocamız da hislere tercüman olmuş.. Anadolu'nun uçsuz bucaksız bozkırlarının havasını bu hikâyelerde hissedebiliyorsunuz. Tasvirleriyle hissiyât kattığı hikâyeler, göz önünde yaşanıyormuş gibi akıp gidiyor. Sizin için belki önemsiz, küçük olayların usta bir kalemin elinden çıkınca nasıl muazzam bir anlatıma kavuştuğunu görürsünüz. Örneğin; Hocalı Soykırımını anlatan bir hikâyede, düşmanın adını bile anmadan, dehşete tanık olan, hırpalanan bir çalgı aleti (tar)nin insanca duygularını, inlemelerini öyle ustaca aktarmış ki yazar, gözyaşlarınıza hakim olamayabilirsiniz.

Kendinizi  kâh bir köyün sokaklarında yahut Anadolu kahvesinde samimiyetin içinde buluveriyorsunuz. Yazar bazen cansız bir eşyayı da konuşturabiliyor, bazen nâzende bir çiçeği de.. Hele bir mizah dolu hikâye var ki, roman yazmaya çalışan birisi hakkında, hem kitabı okuyorum hem kahkahalara boğuluyorum. En güzelini en sona saklamış hocamız.

Yazarın realist tutumu, hakikati gösterme çabası hikâyelerine yansımış. Samimi bir üslûpla yazılan 14 hikâyeden müteşekkil bu kitap derinlere nüfuz ediyor,  tavsiye ediyorum. Ruhsuz, gerçeklikten uzak kurgu eserler yerine böyle Türkçemizi diriltecek hakikâti anlatan eserler görmek dileğiyle.. Kitapla ve sevgiyle kalın..

Kitabın Künyesi:

Adı: Güvercin Sevdası
Yazarı: İmdat Avşar
Türü: Hikâye
Sayfa: 207
Yayınevi: TEDEV Yayınları

...

- Bir kuş olmak istiyorum şimdi. Bu dev dağların koynunda boy vermiş, hayalimde gecelerce okuttuğum çocukları da peşime takıp delice kanat çırpmak, karanlığı yararak enginlere süzülmek ve bizi halas edecek biz düzlüğe konmak.. (Çalıkuşu misâli..)

- Bir ezgi ki Kıpçak çölünde bir yılkı sürüsü gibi dörtnala koşuşuyor içimde... Bir ezgi ki her notası deli bir tay oluyor, yüzlerce binlerce toynak, yere aynı ritimle basıyor, yerden aynı ritimle kalkıyor... (Kulağımda Türk ezgileri, kopuz, dombra.. uluyan kurtlar, koşuşan atlar ♡ )

- Susuyorum, içime gömüyorum tüm ağıtları.. ''Sesimiz vatan bizim! Sesimiz eksilmesin bu topraklardan ya Rab!'' ...Sonra birden, kendiliğinden titreyen tellerimde, Korkut Ata'nın kurt başlı kopuzunun sesi yankılanıyor... 
''Oku tar! Oku tar! Seni kim unudar!'' 

''Kitap Şuuru, İnsanlık Şuurudur.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder