Filme Dair: Last Knights (Son Şövalyeler)


Türü: Aksiyon, tarih, intikam, savaş 
Yapımı: 2015 - İngiltere, Çek Cumhuriyeti ve Güney Kore

Uyarı: Yazı, filme dair mecburi spoiler/sürprizbozan içerebilir!!!

Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz!

Uzun süren savaşlardan sonra İmparatorluk, hakim olduğu topraklarda bir düzen kurar ve kanunlar koyar. İmparatorluğa bağlı Lord Bartok'un (Morgan Freeman) bölgesinde ise onurlu ve sadık savaşçılar hâlâ isyancı çapulculara karşı savaşmaktadır. Bunların başında da Lord'una son derece bağlı, geçmişi karanlık bir şövalye olan Komutan Raiden vardır. Raiden'e bir baba yakınlığı içinde olan, hattâ onu kendine veliaht ilan eden Lord Bartok'a İmparator'un adamı olan ve geniş yetkilerini haraç ve rüşvet için kullanan Bakan'dan elçi aracılığıyla haber gelir. Açgözlü bakan sırası gelen Lord'u saraya rüşvet almak için davet eder. hesaba katmadığı şey ise, Lord Bartok'un rüşvet vermeyi asla onuruna yedirmediğidir. Lord ve ekibi saraya doğru yola koyulurlar. Onların da hesaba katmadığı şey sarayda yaşanacaklardan sonra, dönüş yolu onlar için bir felaket olacaktır. 
...
Başarılı bir film olmuş, hele ki, filmde usta oyuncu Morgan Freeman varsa o film başarılıdır. Filmin yönetmeni Uzak Doğu kökenliymiş, ki filmi izleyenler bazı oyuncuların da Uzak Doğulu olduğunu fark etmişlerdir. Hintli, Çinli, Arap, Zenci, Norveçli olarak çeşitlilik arz etmiş. Kapalı sette çekilmiş gibi, karanlık bir atmosfer ve doğallık açısından iyiydi. Olayların nerede ne zaman geçtiği belirsiz olsa da Orta Çağ kokan bir film olduğu belli..

7. Ordu sağlam karakterli askerlerden oluşuyor. Bakan, Lord'una bağlı komutanın efendisini öldürmesini istiyor. Zaten yaşlı, hasta adam; bırakın da eceliyle ölsün değil mi.. Ama maalesef komutan Lord'unu öldürmek zorunda kalıyor. Sonra saraydan çıkıyor çıkmasına ama içinden intikam yeminleri ediyor, bakışlarından belli. Bir ara dedim, komutan sefahat alemine düştü, paranoyak oldu filan. Meğerse intikam planları yapıyormuş, fırtına öncesi sessizlik yani..
Bu bakımdan ''Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.'' atasözü bu filme cuk oturmuş. Adamlarıyla saraya baskın yapıyorlar. Saraya giriş sahnesinde kapılar yeterince korunmamış mantıksal olarak. İnsan onuru için yaşamalı, onuru için ölümü göze almalı ve onuru için ölmelidir, filmin teması olmuş. Bağlılık, sadakat, vefa, kahramanlık konuları filme iyice yedirilmiş. Filmin sonunda 'geçmişe dönüş' yapıldığını yönetmen daha akılda kalıcı gösterebilirdi. İmparator, sonunda bu onurlu adamı affedip halktan gizli yaşamasına izin veriyor.

Filmi bir öğretmen arkadaşım tavsiye etmiş, izlerken aklına Bozkurtlar romanı gelsin demişti. İzleyince nasıl kaçırmışım bunu, dedim. Hakikaten filmi izlerken aklınıza rahmetli Atsız'ın Bozkurtlar romanını getirin. Bildiğiniz Kür Şad İhtilali bu yahu. Gizli gizli romanı okuyup senaryoya mı çektiler acaba..? Senaristler bizim tarihimizi şöyle bir karıştırsalar filmlere konu olacak o kadar kahraman ve olay var ki.. Nasıl senaryo sıkıntısı çekiyorlar anlamıyorum. Tarihimiz ve kültürümüz çok zengin, köklü de. Yabancılar bu konuda bizden iyi fark ettiyseniz. Kahramanı olmasa bile kurguluyorlar. Bizde hâlâ aynı tema filmleri yapadursunlar. Bizdeki tarih yabancılarda olsa ne filmler yaparlar değil mi yani.. Senaristlere duyurulur..
...

・Onuruna aldığın yaraya kendin yol açmışsındır.
・Her insan şerefiyle birlikte doğar. Bu sizden ne alınabilir, ne de verilebilir. Asıl mesele onu kaybetmemektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder