Kitap: Fedaîlerin Kalesi Alamut

     Tarihin ilk terörist tarikatı ve sahte cennet

     Bazı kaynaklarda ''İsmailîler'' veya ''Batınîler'' olarak adlandırılan, 11. yüzyılda ortaya çıkan Haşhaşîler tarikatının ya da kendilerinin isimlendirdiği Nizârî İsmailîleri'nin lideri Hasan Sabbah'tır. Romanda ''Seyduna'' olarak geçiyor. İran'ın Kum kentinde doğmuş, zamanının önde gelen okullarında okumuştur. Romanda; Hasan Sabbah, Ömer Hayyam ve Nizamülmülk üç iyi arkadaş olarak gösteriliyor. Aralarında yaptıkları anlaşmaya göre; hangisi iyi bir mevkiiye gelirse, diğeri ona yardım edecektir. Nizamülmük, Büyük Selçuklu Devleti'nin sarayında vezir olmuş ve Hasan Sabbah'ı yanına almıştır. Fakat gözü yükseklerde olan Hasan Sabbah'ın zekâsı ve çalışmaları sonucu sarayda dikkat çekmesi ile Nizamülmülk türlü oyunlarla onun saraydan kovulmasını sağlamıştır. Aslında birçok tarihçiye göre bu üç ismin arkadaş olması bir efsaneden ibarettir; çünkü aralarında 30-40 yaş fark vardır. Kurgu yani..

    Hasan Sabbah, toprakları zor fethedilen, eski geleneklere bağlı ve İslâm'ı hemen kabul etmeyen bir halkın kontrolündeki Deylem bölgesine yerleşir ve burada kendisine müritler toplar. Rahat edebileceği ve ulaşılmaz bir yer ararken Alamut Kalesi'nde karar kılıp, burayı ele geçirip yerleşir. Rivâyetlere göre bu kale Deylem kralları tarafından inşa edilmiş, Kral kartalını salmış ve kartalın konduğu yere bir kale yaptırmış. Bu nedenle Alamut Kalesi'ne ''Kartal Yuvası'' denmiştir. Hasan Sabbah'ın müritlerine ''fedaî'', onların eğitiminden sorumlu hocalara ''daî'' denmiştir. Bu tarikat, dönemin Sünnî çevrelerini, özellikle Abbasî halifeliği ve onun koruyucusu Büyük Selçuklu Devleti'ni düşman olarak görmüştür.

    Hasan Sabbah'ın en önemli özelliği, fedaîlerini kendisine sıkı sıkıya bağlamasıdır. Bu roman, Hasan Sabbah'ın Alamut Kalesi'nin arka bahçelerinde kurduğu söylenilen sahte cennetin hikâyesini anlatıyor. Bir taraftan sahte cennetin cariyeleri, diğer taraftan fedaîlerin gözünden anlatılmış.

    Fedaîler çok zor eğitimlerden geçmiş; İslâm, güzel sanatlar, tarih, coğrafya alanlarında eğitim görmüşlerdir. Sadakat ve güçleriyle bilinirler. Rivâyete göre Hasan Sabbah, kalesine gelen elçilere fedaîlerinin kendisine bağlılığını göstermek amacıyla, kalenin tepesindeki 3 fedaîsine bir işaretle aşağı atlamalarını söylemiş, onlar da tereddüt dahi göstermeden atlayınca görenler etkilenmiştir. Bunu ayık olan bir kimse yapamayacağı için haşhaş kullanıldığı söylenir.

   Vezir Nizamülmülk, Alamut Kalesi'ni tam 4 ay kuşatmış ama başarısız olmuştur. Daha sonra Nizamülmülk'ün, çadırında bir Alamut fedaîsi tarafından öldürüldüğü söylenir. Bu yüzden Hasan Sabbah, tarihin ilk cinayet azmettiricisi ve ilk terörist lideri olarak kabul edilir. Birçok önemli devlet adamına suikastlerde bulunmuştur.

    Aslında bizim Haşhaşiler hakkında bildiğimiz tüm efsaneler dönemin seyyahı Marco Polo'dan kaynaklanmakta. En çok bilinen isimle Haşhaşiler, bu siyasî-dinî tarikat; Marco Polo'nun anlattığına göre, Hasan Sabbah'ın birbirinden zor imtihanlarla yetiştirdiği fedaîlerini kendisine ölümüne bağlamak için Alamut Kalesi'nin arkasında cennet bahçelerinin yer aldığını ve burada birbirinden güzel hurîlerin, sütten baldan akan suların, çeşitli lezzette meyvelerin olduğu rivayetini aktarmıştır. Hasan Sabbah fedaîlerine öğrettiği din derslerinde kendisinin peygamber olduğunu iddia etmiştir. Fedaîleri bu cennet bahçesine göndermek için de haşhaş denilen Hint kenevirinin suyundan yapılan uyuşturucuyla uyuttuğunu ve böylece fedaîler, bu bahçelere nasıl gidip geldiklerini hatırlamadıklarını ifade etmiştir. Fedaîler gittikleri yeri gerçekten de cennet zannedip tekrar gitmek için Hasan Sabbah'a ölümüne sadık olup birbirinden acımasız suikastleri bu şekilde işledikleri anlatılır. Ancak Ortaçağ İslâm Tarihi uzmanı Bernand Lewis, tarih belgelerinden yola çıkarak bunların gerçek olmadığını söyler. Ne saklı cennet bahçeleri, ne hurîler, ne de haşhaş kullanan başı dumanlı fedaîler.. Bilimsel olarak gerçek olan tek bir şey vardır, o da fedaîlerin dönemin birçok üst düzey devlet görevlisini öldürmeleri. Bunların başında da Büyük Selçuklu Devleti'nin en önemli veziri Nizamülmülk gelir.

    Yani bu konuda yazılan tüm kitaplar, Marco Polo'nun etkisinde kalmıştır. Venedikli tüccar Marco Polo'nun eserinde anlattıkları birçok tarih kitabına konu olsa da, ya üstünkörü ya gerçek dışı kabul edilir. Efsaneler hepimize güzel gelir, belki bizleri aldatır ama tarih ilimi belgelere dayanır ;)

     Kitabın dili sade olmakla birlikte Sloven yazar Wladimir Barthol, bu kitap için yıllarca araştırma yapmış; hatta II. Dünya Savaşı sırasında kitap çok zor yayımlanmış. Yazar, Marco Polo'nun yazdıklarının etkisinde kalmış, hiçbir gerçekliğe dayanmayan sahte cenneti kendi gözüyle görmüş gibi tasvir etmiş. Bu bakımdan zihnimizde canlandırmakta zorluk çekmedik. Romanda anlatılanların tarihsel gerçekliğini bilmeyenler kurgunun büyüsüne kapılıp gerçek zannedebilir. Bu yüzden kitabı okumadan önce kısa bir araştırma yapmanızı öneririm. Çünkü kitabın ateşli savunucuları hiç de az değil. Bu diğer tarih romanları için de geçerli. Tarihî roman sevenler için muhteşem kurgusuyla güzel bir kitap, tavsiye ederim. 
     Kitapla ve sevgiyle kalın..

     Kitabın Künyesi:

    Adı: Fedaîlerin Kalesi Alamut
    Yazar: Wladimir Barthol  Çeviren: Attila Dirim
Türü: Tarihî Roman
Sayfa: 512
     Yayınevi: Yurt Kitap-Yayın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder