Kitap: Godot’yu Beklerken


Samuel Beckett; absürt tiyatronun kurucusu.. Bu eser de iki perdelik absürt bir tiyatrodur. Kitapta iki ana karakter başta olmak üzere beş karakter (Pozzo, Lucky ve Godot'nun gelmeyeceğini haber veren çocuk) var. Bu iki ana karakter Vladimir ve Estragon bir yerde Godot'yu beklemekte. Godot'nun gelip onları kurtaracağına inanırlar. Bu bekleyiş hiç bitmez. Böyle beklerken Vladimir, yaşamındaki anlam arayışını sorgular, Estragon ise bedensel ihtiyaçlarını düşünür (açlık, uyku, potinlerinin ayağını acıtmasından yakınır.) Vladimir; Estragon'a karşı koruyucu, şefkatli, dirâyetli bir roldeyken, Estragon; unutkan, intihara meyilli, zayıf bir kişiliktir. Bu karakterler arasında zıtlık ve çatışma görülür. İkisi de belirsizliğe bağlı varoluş sancısı çekmektedir. Onların tek amacı, bekleme eylemidir. Beklerken canları sıkılır, korkularından bahsederler, sahneyi arşınlarlar, şapka değiş-tokuşu oynarlar, tuhaf kelime oyunlarıyla tekrara düşerler. Ancak bu hareketlerinde bir mizah vardır. Sessizlik çoktur. Gerçek bir anlama sahip değildir, okuyucunun ya da seyircinin tahminlerine bırakılmıştır. Kesin olarak bilinense, karakterlerin melon şapka giymeleridir. Oyun, Soğuk Savaşın, Fransız direnişi ve İngiltere'nin İrlanda'yı işgalini simgeleyen bir temsili olarak yorumlanır.

Bekledikleri Godot, "kurtarıcı" olarak olarak görülür, bu yüzden hakkında bir şey bilmiyoruz. Belirgin bir anlamı olmayan Godot, yorumlara açıktır. Çünkü her insanın kendine göre farklı bir kurtarıcısı vardır. Bu Tanrı da olabilir, umut bağlayıcı bir şey de. Burada Godot kesinlikle Tanrı değildir. Samuel Beckett "Eğer Tanrı'yı kastetmiş olsaydım, Godot yerine Tanrı derdim" şeklinde açıklama yapmış.
    
     "Burada "beklemek" deyince güncel anlamı değil de; başını beklemek, nöbet tutmak, korumak anlamıyla düşünelim daha çok. Yani beklemenin dışardan gelecek olanla değil de, içeride bulunanla ilgisi var. Eskiler derler ya hani, aradığın ne varsa içeride, başına ne gelirse kendinden, diye. Böylece beklemek, içerinin nöbetini tutmak olduğuna göre, mantıken beklenen de ancak kişinin kendisi olur. Dünyadaki amacını, yaşamın anlamını arayanlar için.. Kendimize nöbetçi tayin edilmişiz, bundan kutsî, bundan mânidâr görev var mı? Ki bu nöbeti lâyıkıyla tutabilelim."

Neticede kitabın tam bir sonu yok; çünkü Godot gelmiyor. Genellikle ikili diyaloglardan oluşan kitap, anlatımı açısından akıcı. Okul yıllarımda sınav konusu olan bu kitabı beğenmiştim, tekrar okudum. Kitabın tekrarlarla dolu olmasına ve karakterlerin sessizliklerine aldırmayın, zira çok derin anlamlar içeriyor. Tavsiye ederim. Umarım biz beklediğimiz Godot'a kavuşuruz. Kitapla ve sevgiyle kalın..

Kitabı tiyatroya taşımışlar. Okuyanlar, akılda kalıcılık açısından izleyebilir:


Kitabın Künyesi:

Adı: Godot'yu Beklerken
Yazarı: Samuel Beckett
Türü: Edebiyat, tiyatro
Sayfa: 226
Yayınevi: Altın Kitaplar

 ...
''Vladimir: Söz verdiğimiz yere, söz verdiğimiz saatte geldik; nokta, hepsi bu. Birer ermiş değiliz ama sözümüzde durmasını biliyoruz. Kaç kişi söyleyebilir bunu? Sorarım kaç kişi?'' (Bekletenler düşünsün ama düşünseler bekletmezlerdi..)

''Estragon: Hiç değilse o arada birbirimizi kırmadan konuşmayı deneyelim --madem susmak elimizden gelmiyor.''

''Vladimir: İnsan hayatta küçük şeyleri ihmal etmemeli.''

''Estragon: Hadi gidelim.
Vladimir: Gidemeyiz.
Estragon: Niçin?
Vladimir: Godot'yu bekliyoruz.'' (Gelmeyeni beklemek..)

''Bir şey yapmadan önce düşünmeniz gerekir.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder