Kitap: İstiklâl Madalyalı Çocuk

                    

                                           Anadolu’nun İstiklâl Mücadelesi

Türklerin Jan Dark'ı (Jeanne d'Arc) Nezahat Onbaşı (Nezahet Baysel)

    Öncelikle kısaca Nezahât Onbaşı'yı tanıtmak isterim. İstiklâl Harbi'nde şanlı milletimizin bu ülkeyi ne şartlar altında ayağa kaldırdığını hepimiz tarih kitaplarından biliriz. İşte bu savaşta vazifeli 70. Alay'ın komutanı Hâfız Halit Bey'in kızıdır Onbaşı Nezahât Hanım. Annesi, o daha 8 yaşında iken verem hastalığına yenik düşmüş. Hâfız Halit Bey, küçük kızını kimseye emanet edemez, yanına alır ve küçük Nezahât babasıyla birlikte Çanakkale, İzmit, Kütahya, Eskişehir, Sakarya, Konya, Bursa derken cepheden cepheye dolaşır. Kışla onun evi olmuştur, askerler de arkadaşları. Herkesin sevgisini kazanır. Alayın tâlimlerine katılır, silâh kullanmayı, ata binmeyi öğrenir. 12 yaşına geldiğinde Anadolu'da Millî Mücadele başlamıştır ve o ilk asker elbisesini giyer. İlk kurşununu Sakarya'da İngilizlere karşı sıkar; o artık 70. Alay'ın simgesi olmuş, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü'nün dikkatini çekmiştir. Yunanlılara karşı savunulan Gediz hattında çetin bir çatışma sırasında cepheden kaçan askerlerin önünü kesip karşılarına dikilerek 'vatan sevgisi ve şehâdet'i haykırınca hepsi geri döner. Gediz Muharebesi, tarihe kaybedilen savaş olarak geçse de, o cephede başarılı olan sadece 70. Alay olmuştur. Bursa'nın Yunanlılardan savunulmasında sergilediği kahramanlıklardan dolayı Türk tarihinde ilk kez bir kız çocuğuna 'Onbaşılık' unvanı verilir. 70. Alay'da askerler Nezahât Onbaşı'ya 'Türklerin Jan Dark'ı' demiştir. 

(Jeanne d'Arc; İngiltere ile Fransa arasındaki Yüzyıl Savaşları sırasında erkek gibi zırh giyerek kahramanlık gösteren Fransız bir kız)

    O dönem TBMM'de ilk istiklâl madalyasının bu kıza verilmesi teklif edilmişse de, o savaşın hengâmesi içinde işleme konulmamış. Aradan yıllar geçer. Tam 65 yıl sonra Nezahât Onbaşı'ya bir takdir beratı verilir. Nezahât Onbaşı, 1993'te İstiklâl madalyasını göremeden 84 yaşında vefat eder. İlk İstiklâl madalyasını almasına rağmen kendisi hayatta görememiş ve İstiklâl madalyası ona en son verilmiştir. 
    
    Nezahât Onbaşı, 24 Eylül 1993'te GATA'da vefat etmiştir.

Büyük kızı İnci Üçok (Baysel);
''Askerler onun her şeyiydi. Ay yıldızlı bayrağı ve askerleri gördüğünde gözleri dolardı.'' diyor.
Küçük kızı Oya Baysel ise, annesinin vefatından sonra son dileğini yerine getiremediklerini söylüyor;


 ''Onun son dakikasına kadar hep yanında olduk.Tek isteği var yapamadığımız. Öldüğümde Türk bayrağına sarın demişti. Birtakım askerler geldi cenaze törenine. Ama tabutuna al bayrağı koyamadık. O günün telaşıyla birileri Bayrak Kanunu var, deyip engellemişti. Biz de unuttuk.''

    30 Ocak 1921 tarihli oturumda, ilk İstiklâl madalyasının Nezahât Onbaşı'ya verilmesi kararlaştırılmış, ancak savaşın o hengâmeli günlerinde işleme konulmamış, savaş bittikten sonra ise maalesef unutulmuş. 31 Ekim 2013'te ise TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından madalya geç de olsa, torunu Şebnem Üçok'un kızları Didem ve Gizem Ünaldı'ya verildi ve böylece tarihin bir hatası düzeltilmiş oldu. Keşke Nezahât Onbaşı yaşarken gönlü alınsaydı, verilen sözler tutulsaydı.. Değerli insanların kıymeti neden ölünce anlaşılır; çok mu zordu bir madalyayı bir kahramana yaşarken verip gönlünü almak..

    Kitap, çok güzel bir anı-roman. Küçük Nezahât'in ve babasının anı defterlerini okuyoruz. 12 yaşında küçük bir kızın orduda geçen hayatını anlatıyor. Dili sade ve akıcı. Öyle güzel anlatılmış ki, bir solukta okunabilir nitelikte. Anadolu'nun gerçek insanı tasvir edilmiş. Küçük Nezahât'le birlikte derslere, tâlimlere katılıyor, oyun oynuyor, onunla mutlu oluyor ve hüzünlü anlar yaşıyoruz. Okudukça sanki olayları biz yaşıyormuşuz gibi bir his bırakıyor. Sanki o savaşın içindeyiz. Bir zaman yolculuğu yaşatıyor bize. Küçük Nezahât ile babasının kopmayan bağı; babasıyla, alaydaki yaver, doktor, çavuş, öğretmen dahil askerlerle olan iletişimi çok güzel. Kitap öyle doyurucu ki; küçük bir çocuktan birçok şey öğreniyoruz. Yıılar önce okuduğumda çok etkilenmiştim; yaşananların gerçek olması da zaten insanı içine çekiyor. Nezahât Onbaşı; Şerife Bacı, Fatma Seher Hanım, Tayyar Rahmiye ve daha nice kahraman Anadolu kadınından bir tanesiydi. Allah onlardan razı olsun, ruhları şâd, mekânları Cennet  olsun. Onları unutmayalım. 
Kitapla ve sevgiyle kalın..

Kitabın Künyesi:

Adı: İstiklâl Madalyalı Çocuk
Yazarı: Nâzım Dündar Sayılan
Sayfa: 334
Türü: Tarihî Roman
Yayınevi: Kafdağı Kitapları

...

''Sen insanları tanımazsın kızım. Kulağı vardır duymaz, gözü vardır görmez. Kalbi vardır hissetmez. Bu yaratık insan değildir. Böylelerine canlı deriz, insan diyemeyiz. Hissetmeyen, düşünmeyen, hele hele ürpermeyen yaratık insan olamaz. İnsan dediğin kalbiyle görecek ve duyacak.''

''Karacaoğlan der ki: her sözüm haktır
Yiğit olmayanın yalanı çoktur
Cehennem yerinde hiç ateş yoktur
Herkes ateşini kendi götürür.''

''Konfüçyus'a göre; dildeki anarşi, sokaktaki anarşiden daha tehlikelidir. Türkçe, yabancı dillerin egemenliğine girdi. Kural dışında kaldık. Suç işlemeye devam ediyoruz. İşin acı tarafı, hepimiz suçluyuz. Güzel ve doğru konuşmak ciddi bir iştir.'' (Dilimiz kimliğimizdir!)

''Türkçe varlığımızın sebebidir. Bir milleti yok etmek için onun dilinin, kültürünün yok edilmesi gerekmektedir.''

''Bir milletin daima hür yaşayabilmesi için dil, eğitim ve ekonomik kalkınmaya değer vermesi gerekmektedir.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder